13 Kasım 2008 Perşembe

8. ayım

Artık gayet hızlı emekliyorum. Yeni uğraşım ise tutunduğum herşeyden güç alarak ayağa kalkmak. Kalkıyorum kalkmasına da şu denge sağlamak denen şey çok zor iş, Sağlayamadığımda kendimi yerde buluyorum. Kafamı bir kaç kere çok acıttım. Ama büyük bir gayretle çalışmalarımı sürdürüyorum. Çünkü bu çok işime yarıyor. Beni kucağına almasını istediğim kişiye dönüyorum, emekliyorum, ona ulaştığımda da dizlerine tutunup kalkıyorum ayağa. Mecburen beni kucaklarına alıyorlar.
Üst iki dişim de göründü. Ağzıma parmağınızı falan sokayım demeyin, fena ısırırım. Artık sadece fış fış kayıkçıyla değil her şarkıyla yaylanarak eşlik ediyorum. En sevdiğim oyuncak olan ıslak mendil poşetine anneannemin kırk yıllık leğeni eklendi. İçine girip çıkmak çok hoşuma gidiyor. İçinde iken biri beni sürükleyip gezdirdiğinde ise değmeyin keyfime!
Destek olduklarında oturuyorum ama pek sevmiyorum oturmayı. Oturtmaya çalıştıklarında kuvvet alıp hemen ayağa kalkıyorum. Otur otur ne yapacağım... Ayakta kalmak kadar güzeli var mı!

Ceeeee!!!

Heeeey, ayağa kalktım. Niye kimse ilgilenmiyor?

Şu fotoğraf faslı bitse de dayımın doğumgünü pastasından yesek

Ayna ayna söyle bana seninle en çok ilgilenen kim bu dünyada?

Beyaz atlı prenses oldum.

Ateş kediye ateş ediyor, tabi ki şakacıktan...

Ateş ve ben, çoook uzaklara daldık gittik...

İrem'le evde çok sıkıldık. Havalar ısınsa da dışarı çıkıp oynasak.

Büyük hala ve ben

Babamla yollara düşmeden önce...

Oyun sonrası dinlenme vakti

Halamın kucağında keyfim yerinde

Acaba şu bana yaklaşmakta olan yemeği yesem mi yemesem mi?

Bu flütü böyle ses çıkacak şekilde yapsalarmış daha iyi olurmuş

Elmayı böyle yemek daha keyifliymiş.

Gülmeyeyim de çok dişim olmadığı ortaya çıkmasın. Dişlerimin hepsi çıksın da şu azıcığı gözüken güzel sofradaki herşeyi yiyebileyim.

Ben eğirdim anneannem ördü

Bu şapka sanki bana biraz büyük geldi

İşte bu ayki hikayemizde bu kadar...

Hiç yorum yok: