14 Ocak 2009 Çarşamba

10. ayım

2009 yılı kutlu olsun! Benim için de dopdolu, mutlu, hareketli, eğlenceli, sağlıklı, canlı, şeker gibi ya da daha çok sevdiğim limon gibi olsun! Artık oturuyorum, sıralıyorum, gayet hızlı emekliyorum. Kendi kendime ayakta durma çabalarım şimdilik sonuçsuz kalsa da aklıma geldikçe deniyorum. Çekmece denen şeylerin karıştırılmalık olduğunu, telefonla konuşurken, simitçi, bozacı, eskici geçerken "eeeh" diye seslenmeyi, anneannemi "cıs" diye taklit etmeyi, beğenmediğim yemeği dışarı püskürtmeyi, televizyon kumandasına basınca kanal değiştiğini, bir sürü oyuncağın parmakla dokununca ses çıkardığını veya ışıldadığını, kağıdın, gazetenin tadını, zil çalınca sevdiğim birilerinin geldiğini, kapıların açılabileceğini, şarkılara el çırparak tempo tutmayı biliyorum. Inne'mi ve Gaga'mı, anneannemi geee diye çağırmayı biliyorum.  Sütlaç, şekerpare, turfanda, cadı, kanca, kerpeten, muhtar annemin ve babamın yerine göre bana yakıştırdıkları isimler.  Bu ay ilk hastalığımı atlattım. Ateşlenince sevdiklerimi telaşlandırdım ama şimdi küçük küçük öksürükler dışında iyiyim. Öksürünce benimle daha çok ilgilenildiğini de anlamış olabilirim, kimbilir...


Yine mi beslenme saati geldi? 


Doğalgaz zamlarından sonra mecburen eskimo oldum...



Ben bu yuvarlağı delikten atmasam da yesem olmaz mı?


Biber Ali'den sonra Biberiye İpek karşınızda, hem de turfanda!



Ben bu sepete nasıl sığıyormuşum anlaşılır gibi değil di mi?



Yılbaşında çok cici oldum.



Ve tabi ki adet yerini bulsun diye yılbaşı gecesi bir buçukta uyudum, bütün gece evde keşiflerime devam ettim..


Büyük dayım ve Özgür yengem, Öykü'ye ve bana aynı ayıcıktan almışlar, kardeş kardeş oynayalım diye.


Babamın hediyesi kağıttan yenilebilir kitap olsa idi daha iyiydi ama bununla da idare edeceğiz artık...

Küçük dayımın hediyesinin kendisi eğlenceli, kutusu daha bir eğlenceli...



Arabada şekerleme yapmak çok keyifli.


Bu aylık da bu kadar. Önümüzdeki ay görüşmek üzere. Ben bu arada birkaç tur atıp geleyim...