21 Nisan 2009 Salı

13. ayım

Günler geçiyor, ben büyüyorum, günler geçiyor, bahar geliyor, ben seviniyorum. Çünkü artık daha sık dışarı çıkabiliyorum. Kedileri köpekleri, ağaçları, gökyüzünü, arabaları, teyzeleri, amcaları, market raflarındaki renkli renkli paketleri sık sık görüyorum. Salıncağa biniyorum, kaydıraktan kayıyorum.
Artık yürümeye başladım, arada annemin yasakladığı şeyleri yapmak için koşturunca düşüyorum ama genel olarak kendi kendime yürümeyi becerdiğimi söyleyebilirim. Yürürken çığlık atmayı çok seviyorum. Yürürken bişeyler taşımak da çok hoşuma gidiyor ama dengemi kaybedip düşünce canım yanıyor, sinirleniyorum.
Elime geçen herşeyi hiçbirşey bulamazsam elimi kulağıma götürüp telefonla konuşuyorum. Özellikle kaşlarımı çatıp yürüyerek konuşmayı çok seviyorum. Müzik dinlemeyi, dizlerimin üzerinde otururken tempo tutmayı çok seviyorum.
Kitaplarımı çok seviyorum. herşeyi işaret parmağımla gösterip soruyorum. İnekten bir ara korktum ama şimdi yine onu da soruyorum.
8 dişim var hala, azı dişlerim çok kabardı ama çıkamadılar bir türlü.
Babici (babacığım), tedi (kedi), dadı (dayı), del (gel), enne (anne), mamma ve daha annem tarafından çözülememiş bir dizi kelimem var.
Bu aylık da bu kadar...



Yemeyeceğim mama falan, zorla mı? Ağlatmayın beni!

İki tane daha şeker lütfen...

Bunun içine üfleyince sesim bir garip çıkıyor...

Tokam nerde benim?

Ateş, ben ve Pınar, Ateş'in doğumgününde...

Ateş'in yeni koltuğu çok rahatmış.

Parktaki salıncakları kaptık, doya doya sallandık.

Salıncak çok güzel de şu güneş olmasa...

Bırak baba, ben kendim kayarım.


Babaannem ve dedemle parkta...

Kuşlar uçup gittiler, ben de babama nasıl uçup gittiklerini anlattım...


Annem babam ve ben...

1 yorum:

minik kuzucukkk yasmin suuu dedi ki...

yerim senin tatlı suratını,n güzel resimler bunlar,ohh parkada doymuşsunnn ipekcim.